İstanbul Eczacı Odası İçerik AraKonu Sağlıksa Eczacı Mücadeleden Vazgeçmez Kayıt Tarihi: 01.02.2023 / 12:40 Görüntüleme: 11240 Bu yazıyı kaleme aldığım tarih 27 Kasım mitinginden tam 2 ay sonrası. Bundan tam 60 gün önce eczacı Ankara’ya koştu. Her şeye rağmen direnmek için, her şeye rağmen isyanını haykırmak için, fazlasını değil sadece emeğinin hakkını istemek için Türk Eczacıları Birliğinin çağrısına koştu. İstanbul eczacısı da yine coşkuyla, yine mücadele ruhuyla alanı doldurdu. 29 otobüs dolusu yüzlerce eczacı, bir o kadar kendi imkanlarıyla gelen eczacı İstanbul’dan Başkent Ankara’ya umutla vardı. Diğer tüm illerden gelen meslektaşlarım da aynı şekilde heyecanla, birliktelik ruhuyla oradaydı. Ez cümle, eczacı üstüne düşeni fazlasıyla yaptı, tepe örgütümüzün çağrısına koşarak gitti. Peki tepe örgütümüz üstüne düşeni yaptı mı alanda? Bizlerin neden orada olduğunu “sorunların muhataplarına” anlatabildi mi? Bu sorunların öznesini işaret etti mi? Yani mitingi amacımıza yönelik yönetebildi mi? Elbette gönül tüm bu soruları “evet, sonuna kadar!” diye yanıtlamak ister. Ancak maalesef yaşananlar bu değil. 27 Kasım günü alanda olan tüm eczacıların çok hoş karşılandığı ve selamlandığı bir gerçek ama biz birbirimizi motive etmekten çok; birlikteliğimizi ve gücümüzü duyması, görmesi gereken gözlere göstermek için oradaydık. Yani şunu demek için oradaydık, “Sen, sen, sen… Hakkımı ver artık, beni yok sayma, tükendim…” Mitingdeki konuşmaların bu kapsamda yapıldığını söylemek maalesef mümkün değil. Yine de şimdilik bunları da bir kenara koyalım ve “60 gün nasıl geçti”ye bakmaya devam edelim. Eylemlilik söylemlerimizden biri de artık korkunç boyutlara ulaşmış olan ilaç yoklukları idi. Bizlerin uzun zamandır söylediği ancak dinletemediği, eczacıyı da vatandaşı da perişan eden ilaç yoklukları… Oda sayfamızdaki “Medyada İEO” köşemizden de takip edebileceğiniz üzere İstanbul Eczacı Odası olarak ilaç yokluklarının boyutlarını ana akım ulusal medya kanallarında verdiğimiz röportajlarla sürekli gündemde tuttuk, sona erene kadar da gündemde tutmaya devam edeceğiz. 7 Aralık 2022 tarihinde eczacı milletvekillerimizden Sayın Burhanettin Bulut’un TBMM’nin Plan ve Bütçe Komisyonunda, Sağlık Bakanlığının 2023 yılı bütçe görüşmeleri sırasında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’ya ilaç krizinin nedenlerini sorması üzerine Bakan Koca, Bulut’a yazılı cevap verdi. Cevap şuydu: “Ülkemiz özelinde genele matuf ve süreğen bir sorun bulunmamaktadır.” Bundan tam 4 gün sonra ise aynı Bakan Koca şu demeci veriyordu: “Piyasada eksikliği hissedilen ilaçlar olduğunu inkar edemeyiz. Sorunun farkındayız ve çözümümüz var. En kısa sürede çözeceğiz.” !!!! Ardından da bildiğiniz üzere hem Şubat ayında yapılacak olan ilaç fiyat güncellemesi, hem de 19 Aralık’ta yürürlüğe girecek referans ürün fiyat güncellemesi ilk defa öne çekildi ve 15 Aralık tarihinde kur değişikliği yapıldı. Ancak İlaç Fiyat Kararnamesi’nde eczacılar lehine bir barem düzenlemesi yapılmadı. Yıl içinde yapılan İFK düzenlemeleri eczacıya pansuman bile olamazken üzerine gelen son ilaç zammına teşekkür eden ve ilacın bir iki gün içinde bollaşacağını söyleyen TEB Merkez Heyeti açıklaması ise meslek adına çok talihsiz bir açıklamadan başka bir şey değildi. Ancak elbette ilaç yokluğuna dair açıklamalar seçim sürecine girdiğimiz şu zamanda siyaseten kamu otoritesinin dillendirilmesinden hoşlandığı beyanlar değil. Son zamanlarda alanımızda yaşanan farklı sorunlar da bunların sonucu demek yanlış olmaz. Buna verilecek ilk örnek apar topar çıkarılmış, hangi kriterlere göre hazırlandığı anlaşılmaz tepeden inme bir kılavuz olan nöbet kılavuzu. İlaç yoklukları nedeniyle hem gündüz mesai saatimizde hem de nöbetlerde eczane eczane gezip ilaç arayan hastayı biz biliyoruz, aynı hastaların bazen gece boyunca farklı ilçelerde bir sürü nöbetçi eczaneleri dolaşmak zorunda kaldığını bizler biliyoruz. Şu çok net; Türkiye’de ko-amoksilav, klaritromisin, ibuprofen gibi çokça kullanılan ve normalde istisnasız tüm eczanelerin stoğun her zaman yeterli düzeyde bulunan, olmazsa olmaz ilaçların eczanelerdeki raflarında bugün yeller esiyor. Özellikle süspansiyon formlarında durum hala aynı. Ve bu ülke için içler acısı bir durum. Yani nöbetlerde oluşabilen hasta yoğunluğu bu ilaçların piyasadaki yetersizliğinden başka bir şey değil. İlaç yoksa tüm eczaneler 24 saat açık olsa neye yarar? Ancak bir ülke klasiği olarak sürece değil sonuca odaklanan ve tepeden bakan bir anlayışla peydah olmuş bir kılavuz dayatmasıyla karşı karşıya bırakıldık. Tüm Eczacı Odalarınca yasadan gelen yetkileriyle düzenlenen nöbet sistemimize müdahale edilmeye çalışıldı. Hazırlanan nöbet listeleri il sağlıklar tarafından onaylanmadı ve kaos yaratıldı. Bütün bir yıl sorun yaratmayan nöbetçi eczane sayısı bir anda nedense eksik bulunmaya başlandı. Aralık ayının son günü İl Sağlık Müdürlüğünce sadece ocak ayı nöbetleri onaylandı. Sürecin bütününe baktığımızda amaç şu diyebiliriz: Eczane eczane ilaç arayan hasta görüntülerini perdelemek(!) Bildiğiniz üzere 2014 yılında ötelenerek gelen sıcaklık-nem ve tabela yönetmeliğimiz var. Temmuz ayında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın daveti üzerine TEB ve 54 Eczacı Odası başkanının Sağlık Bakanlığı ziyaretinde, Sayın Bakanın sorunlardan konuşulurken “sıcaklık-nem ve tabela sorun değil onu erteliyoruz zaten hep” cümlesi o gün orada bulunanların hepsinin şahitlik edeceği bir cümle. Ancak 7 yıldır ötelenen yönetmelik bu kez henüz ötelenmiş değil. Değişen ne, değişen artık tükenme noktasındaki eczacının gerçekleri sürekli haykırıyor olması. Dünya artık iletişimden ibaret, hiçbir şey örtbas edilemez ve yok sayılamaz. Her ne kadar sopa sallarsanız sallayın, gerçeklerin elbet gün yüzüne çıkmak gibi bir alışkanlığı vardır. Bugün itibarıyla, İstanbul Eczacı Odası olarak Kasım 2021’de Danıştay’da açtığımız davayla SGK’nın geri ödemeden çıkardığı 13 kalem ilaç (bunlar içerisinde bebek diş jelleri, ağız boğaz spreyleri mevcut) için yürütmeyi durdurma aldırdık. Aynı kararda terapötik referans grubu belirlenerek aynı gruptan bir kalem ilacın bir reçetede ödenmesi, ayrıca eşdeğer ilaç ödeme bandının %10’dan %5’e çekilmesi yani hastanın daha fazla fiyat farkı ödemesi uygulaması için de yürütmeyi durdurma alındı. Bu kazanım bizlerin her zaman söylediği “Sağlıkta tasarruf olmaz” sözümüzün en büyük göstergesidir. Tarihe tekrar not düşelim: Konu ilaçsa, konu insan sağlığıysa eczacı hep orada olacak ve mücadele edecek. İstanbul Eczacı Odası BaşkanıEcz. Şeker Pınar Özcan